6 Eylül 2014 Cumartesi

gizem kayahan sözleri/sözyaşları


                       Gizem KAYAHAN Sözleri




Genceciğim ama çürüyor hayallerim, düşüncelerim, hislerim... Sağımdan solumdan, çığlık çığlığa oraya buraya koşuşturan anılar fırlıyor. Terkediliyorum kendimce artık. Boşalan zihnimi, Ali’nin oraya buraya çıkartıp bıraktığı acılarla dolduruyorum. 

Affet beni, gittiğim için değil, gitmemi istemeyecek kadar beni sevmene izin verdiğim için. 

Haksızlık etmemeliyim ama ona; o nasıl benim onu sevdiğimi anlamıyorsa ben de onun beni sevmeyi bile düşünmediğini anlamıyorum.


Anlayamıyorum; nasıl oluyor da zamanında bayıla bayıla yaptığımız, doğru olduğuna inandığımız davranışlar, şimdi kurtulmak istediğimiz yanlışlara dönüşüyor, zamanla geçmesi gereken yaralar nasıl oluyor da gittikçe derinleşiyor? 

Ah bir özgür olsam sende...
Ülkene alsan beni ve topraklarına yerleşsem, 
Hayatımın sonuna kadar solusam havanı,
Kendi cumhuriyetimi kursam teninde.

Ve biliyor musun; ben sana rağmen gülümserken bile seni düşünüyorum...

Karalar denize asla açılamıyor, ne yazık!

Bir isim tamlaması gibiyiz seninle, ne sen bensiz ne ben sensiz bir anlama sahibim cümlelerde ama bir araya geldik mi ihtiyaç duymuyoruz başka hiçbir şeye. 


Zaman zaman yağmur çiseliyor. Yağmur... Bana gökyüzüne koşan küçük çocukları anımsatır. Yaşadığın yer, yeryüzüdür çünkü, damlaların diyarı bulutlardır ve biz aslında onların göğüyüz.

Ah keşke katsa beni kendine...

Ey günümü aydın kılan; kapat ışığı, teninle konuşacaklarım var bu gece...

Sen, beni anlayabilecek kadar delirebilir misin sevgili; beyninin içindeki tutarsız konuşmalara katlanabilir misin uzun geceler boyunca?

Seninleyken geceler hep kısa, rüyalarımdan bile kısa... Tadın hep damağımda kalıyor...

Ah sevgilim; fırından yeni çıkmış, hafif yanık, bol susamlı bir gevrek gibisin, İzmir gibisin ve ben de o tatlı Mayıs akşamı, deniz kenarı ve tek şekerli çayım. Nasıl ayrılacağız biz seninle, nasıl ayrıldık, nasıl birbirimizin en büyük yalnızlığı olup çıktık?

Çok bir şey istemiyorum; düşüncelerimiz, duygularımız sarılsa yeter. 


Zamansız ayrıldık... Zaten tüm ayrılıklar zamansızdır.

Onun beni götürdüğü diyarlara mı aşığım ben yoksa bana hissettirdiği kişiye mi? 

Ve yanıyor gönüllerin orta yeri, bir daha eskisi gibi olmamacasına yitip gidiyor her şey. Masum bedenler, çocuk ruhlar terkediyor yuvalarını insanlığı boğan dumanla... 





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder