26 Haziran 2014 Perşembe

Hadis-i Şerif sözleri-mesajları anlamları

                               Hadis-i Şerif sözleri-mesajları anlamları
Hadis-i Şerif sözleri-mesajları anlamları



Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

"Benim emrettiğim veya nehyettiğim bir konu kendisine iletildiğinde, sakın sizden birinizi, koltuğuna yaslanmış olarak, "biz onu bunu bilmeyiz, ALLAH'ın kitabında ne bulursak ona uyarız (hadisleri tanımayız derken)" derken bulmayayım!"

Hadis-i Şerif [ Ebü Davüd, Sünnet 5; Tirmizî, İlim 10; İbni Mace, Mukaddime 2]

EK AÇIKLAMA: İslam alimleri bu gibi hadislere dayanarak, Kur’an’da olmayan (en azından açıktan görülmeyen) bir çok hükmün ALLAH Resulünün (s.a.v) sünnetiyle sabit olduğunu söylemişlerdir. İmam Şafiî gibi bazı büyük alimler bu hadislere dayanarak “Hz. Peygamberin sünneti, Kur’an’ın bir tefsiri, bir açıklaması hükmünde olduğunu..” belirtmişlerdir.

Çok açıktır ki, İslam’ın temel esaslarından olan namaz, oruç, hac, zekât gibi vecibelerin hiç biri Kur’an’da detaylandırılmamıştır. Bu detayların tamamını sünnetten öğreniyoruz. Hz. Peygamber (s.a.v)'in şu hadisleri de bu gerçeğe işaret etmektedir: “Namazı nasıl kıldığımı gördüyseniz, siz deöyle kılın!”, “Haccın menasikini(hac vecibelerini) benden alın/benden öğrenin”

"Hayır, Rabbın hakkı için, onlar aralarında çıkan çekişmede seni hakem yapıp sonra da verdiğin hükme karşı içlerinde bir burukluk duymadan tam teslim olmadıkça, iman etmiş sayılmazlar." (Nisa, 65) mealindeki ayet ve benzerleri Hz. Peygamberin sünnetinin de İslam dininin ikinci kaynağı olduğunu göstermektedir.





“Deccâl ortaya çıkınca, mü’minlerden biri onun bulunduğu tarafa doğru gider. Deccâlin silâhlı adamları onun önüne çıkarak:
– Nereye gitmek istiyorsun? diye sorarlar.
– Şu ortaya çıkan adamın yanına, der. Deccâlin adamları:
– Sen bizim Rabbimize inanmıyor musun? diye sorarlar. O da:
– Bizim Rabbimizin gizli bir yanı yok ki onu bırakıp başkasına inanalım, der. Deccâlin bazı adamları:
– Öldürün şunu, derler. Bir kısmı ise:
– Tanrınız, haberi olmadan bir kimseyi öldürmeyi yasaklamadı mı! derler ve o mü’mini deccâlin yanına götürürler. O mü’min deccâli görünce diğer mü’minlere:
– Ey mü’minler! Bu adam Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in kendisinden bahsettiği deccâldir, diye seslenir. O zaman deccâl adamlarına:
– Bunu iyice bir dövün, der. Onu dövmek üzere tutarlar. Deccâl tekrar, “Yakalayın şunu, yarın kafasını”, der. Onun sırtını, karnını dayaktan geçirirler. Bu defa deccâl, “Bana iman etmiyor musun?” diye sorar. O mü’min:
– Sen yalancı Mesîh’sin, der.
Deccâlin emri üzerine onu testereyle baştan aşağı ikiye biçerler. Deccâl o zâtın ikiye bölünen cesedinin arasından yürüyüp geçtikten sonra ona:
– Ayağa kalk! der. O da doğrulup kalkar. Deccâl tekrar:
– Bana iman ediyor musun? diye sorar. O da:
– Senin hakkındaki kanaatim iyice pekişti, dedikten sonra halka dönerek, ‘Ey insanlar! O benden sonra artık kimseyi öldürüp diriltemez’, der. Deccâl onu kesmek için yakalar. Fakat ALLAH Teâlâ o mü’minin boynundan köprücük kemiğine kadar olan kısmı bakır haline dönüştürür; bu sebeple deccâl ona bir şey yapamaz. Bunun üzerine deccâl onun ellerinden ve ayaklarından tutup fırlatır. Halk onu cehenneme attığını zanneder. Halbuki o cennete atılmıştır.”
Resûlullah sözünü şöyle tamamladı:
“İşte bu mü’min, âlemlerin Rabbine göre insanların en büyük şehididir.”

Hadis-i Şerif [Müslim, Fiten 113. Ayrıca bk. Buhârî, Fiten 27.]





Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Başka bir gölgenin bulunmadığı Kıyamet gününde ALLAH Teâlâ, yedi insanı, arşının gölgesinde barındıracaktır:
- Âdil devlet başkanı,
- ALLAH'a kulluk ederek temiz bir hayat içinde serpilip büyüyen genç,
- Kalbi mescidlere bağlı müslüman,
- Birbirlerini ALLAH için sevip buluşmaları da ayrılmaları da ALLAH için olan iki insan,
- Güzel ve mevki sahibi bir kadının beraber olma isteğine “Ben ALLAH’tan korkarım” diye yaklaşmayan yiğit,
- Sağ elinin verdiğini sol elinin bilemeyeceği kadar gizli sadaka veren kimse,
- Tenhâda ALLAH’ı anıp göz yaşı döken kişi.”

Hadis-i Şerif [Buhâri, Ezan 36, Zekât 16, Rikak 24, Hudûd 19; Müslim, Zekât 91. Ayrıca bk. Tirmizî, Zühd 53; Nesâî, Kudât 2.]



Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ashabına duâ öğretir ve şöyle buyururdu: Sabahladığınızda şöyle deyin:

“ALLAH’ım senin izin ve yardımınla sabahladık ve akşamladık ve yine senin izin ve yardımınla yaşar ve ölürüz, dönüşümüzde sanadır."

Hadis-i Şerif [İbn Mâce, Duâ: 27 // Tirmizi, Duâ, 3391]



Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
- ALLAH, cennette cennetliklere şöyle seslenir:
"Ben cömert, zengin, sınırsız güç sahibi, ahdine vefa gösteren ve sadık olan ALLAH'ım. Burası benim evimdir, sizi buraya yerleştirdim. Bu cennetimi size mübah kıldım. Kendimi size gösterdim. Bu da cömert ve bereket kaynağı olan elimdir. Size daima açık ve uzanmış haldedir. Size karşı elimi kapatmam. Size bakıyorum, gözlerimi sizden çevirmem. İstediğinizi, canınızın çektiğini Benden isteyin. Sizi kendime yakın kılıp ısındırdım. Sizin meclisinize katıldım. Bundan sonra ihtiyaç ve yoksulluk yoktur. Artık hiçbir zaman endişe, düşkünlük, zayıflık, ihtiyarlık, gazap, sıkıntı ve iyi halin değişmesi asla olmayacaktır. Ebedi nimetler sizi bürüyecektir. Siz güvendesiniz, kalıcısınız, yerleşiksiniz, ikram edilenlersiniz, ki Bana itaat ettiniz, haram kıldığım şeylerden kaçındınız. İhtiyaçlarınızı Bana iletin, derhal karşılayayım. Bu size yönelik bir keramet ve nimettir."
Derler ki:
- Ey Rabbimiz! Bunu ummuyor ve temenni etmiyorduk. Fakat bir ihtiyacımız var, oda Senin kerem sahibi cemaline ebediyen bakmak ve Senin bizden razı olmandır.
Bunun üzerine yüceler yücesi, mülkün sahibi, kerem sahibi cömert ALLAH der ki:
"İşte bu benim cemalimdir, ebediyen, sonsuza dek size görünecektir. Ne mutlu size! Çünkü sizden razıyım. Zevk alın. Kalkın eşlerinize gidin, kucaklaşın, ilişki yaşayın. Hizmetçilerinize gidin şakalaşın. Odalarınıza, bahçelerinize girin. Dolaşın. Hayvanlarınıza gidin binin onlara. Yataklarınıza gidin, uzanın. Cennetlerdeki cariyelerinizle kaynaşın. Rabbinizin size sunduğu hediyeleri kabul edin. Elbiselerinizi giyin. Meclislerinizde sohbet edin. Sonra hafif bir kaylule yapın, dinlenin. Burada ne uyku ne de herhangi bir gaile vardır. Koyu bir gölgenin altında, güvenli bir şekilde rahat ve huzur içinde celal sahibi ALLAH'a komşu olarak lezzet alın. Sonra Kevser ve Kafur ırmağına, berrak suya, tensim ve selsebil sularına, zencefil suyuna gidin: yıkanın lezzet alın. Ne mutlu size. Ne güzel akıbettir sizinki! Sonra gidin, yeşil yastıklara, göz alıcı işlemeli sergilere, uzayıp giden gölgeler altındaki yüksek döşeklere kurulun: çağlayan suların, bol meyvelerin yanında dinlenin. Bunların ne sonu gelir, ne de yasaklanırlar.."
Sonra Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şu ayetleri okudu:
"Şüphesiz cennetlikler o gün nimetlerle meşguldürler, zevk sürerler. Onlar ve eşleri gölgelerde koltuklara yaslanmaktadırlar. Onlar için orada meyveler vardır. Onlar için diledikleri her şey vardır. Çok merhametli olan Rabb’den bir söz olarak kendilerine Selâm vardır." [YÂSÎN suresi, 55,56,57,58. ayet meali]
"O gün cennetliklerin kalacakları yer çok huzurlu ve dinlenecekleri yer pek güzeldir." [FURKÂN suresi, 24. ayet meali]

KAYNAK [Mişkat'ul Envar - Eş-Şeyhu'l Ekber Muhyiddin İbn Arabi // 101 - YİRMİ BİRİNCİ HADİS]

NOT: Bu hadisin manası ALLAH'tan, sözleri Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)'dendir. Kudsî hadislerde, çoğunlukla ALLAH'ın rahmetinden ve sıfatlarından söz edilmektedir. Burada geçen hadis, kudsi hadistir. Yani Muhyiddin İbn Arabi'nin sözleri değildir yanlış anlaşılmasın. Muhyiddin İbn Arabi bir eser altında bunları toplamıştır
Bu hadisi bana, Şeyh İmam eş-Şerif muhaddis Ebu Muhammed Yunus b. Yahya b.Ebu'l Hasan b. Ebu'l Berekat b. Ahmed b. Abdullah b. Muhammed b. Ahmed b. Hamza b. İsmail b. Muhammed b. İsa b. Musa b. Muhammed b. Ali b. Abdullah b. Abbas (Hz.Nebî'nin selam üzerine olsun amcası ) rivayet etti ve Harem-i Şerifte Kabe'ye kar şı (599)beş yüz doksan dokuz senesinin Cemadiye'l ahir ayında karşılıklı olarak birbirimize okuyup dinledik. Şeyh, Kadı Ebul Fadl Muhammed b. Ömer b. Yusuf el-Ermevi'den duymuş , ona Ebubekir Muhammed b. Ali b. Muhammed (İbn Hayat olarak bilinir), ona Ebu Süheyl Mahmud b. Ömer el-Akberi, ona Muhammed b. Hasan en-Nakkaş , ona Ebubekir Muhammed b. Hüseyin et-Taberi el-Bezuri, ona Muhammed b. Hamid er-Razi, ona Seleme b.Salih, ona Kasım b. Hakem, ona Selam et-Tavil, ona Gıyas b. Müseyyeb, ona Abdurrahman b. Ganim ve Zeyd b. Vehb, onlara Abdullah b. Mesud rivayet etmiş . Ayrı cabana kıyamet sahnelerine dair hadisle birlikte Allah Rasulu Efendimiz (s.a.v)den yüce Allah' ı n cennetliklere yönelik konuşmasını yukarıdaki hadisle örtüşecek şekilde rivayet etti.




güzel hadis sözleri,hadis ile ilgili sözler,hadis mesajları,hadisler,

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder